BiDenemekTE Fayda Var

28 Mayıs 2010 Cuma

BANU KIRAN (SENTİNUS DUYGU TANRIÇASI)


  • Gürültü ve patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma.

  • Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış.

  • Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun,

  • Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma.

  • İçten ol; telaşsız,kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver.

  • Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü,dünyada herkesin bir öyküsü vardır.

  • Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.

  • İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur.

  • Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki,

  • başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.

  • Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma.

  • Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.

  • Unutma; insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsalda tek bir kum taneciğinden fazla değildir.

  • Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir.

  • O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

  • Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et.

  • İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.

  • Bazı idealler o kadar değerlidirler ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.

  • Bu dünyada bırakacağın en değerli miras dürüstlüktür.

  • Yılların geçmesine öfkelenme, gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe.

  • Yapamayacağın şeylerin yapacaklarını engellemesine izin verme.

  • Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla.

  • Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.

  • Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır.

  • Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içine ol.

  • Hatırlar mısın doğduğun zamanları; sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu.

  • Öyle bir ömür geçir ki,herkes ağlasın öldüğünde,sen mutlulukla gülümse.

  • Sabırlı, sevecen,erdemli ol. Önünde sonunda bütün servetin sensin.

  • Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen,

  • Dünya insanoğlunun biricik güzel mekanıdır....

  • İ.Ö 9 YY SENTİNUS ...(SENTİNUS DUYGU TANRIÇASI)

BANU KIRAN: " SEYDUNA VE ŞAHRUD " ...


Seyduna ve şahrud iki sevdalı ırmaktır elbruz eteklerinde ...


Şahrud'un "hayat veren ırmak" anlamına geldiği, ünlü Alamut kalesini çevreleyen "cennetin içinden geçen ırmak" da denen nehrin ismi olduğu söylenmektedir ...

Kavuşamayan iki sevdanın, öyküsüdür Seyduna ve Şahrud’un öyküsü...
Fakat öyle bir sevdadır ki Ufuk çizgisinde buluşmayı bekleyen nice sevdaları temsil etmektedir belki de....

Rivayete göre onlar birbirine kavuşamayan iki sonsuzluktur.

SEYDUNA GÖKYÜZÜ , ŞAHRUD ise YERYÜZÜ ,DENİZ' dir...

Hep birbirlerini görürler ama kavuşamazlar...
Birbirlerine kavuşma aşkı ile yanarlar...
O sevda öyle bir sevdadır ki ikisi de sonunda birbirlerine kavuşamayan birer nehir olurlar...
Farklı nehirlerdir ama artık BİR Olmuşlardır ...

Şahrud suyundan içen Seyduna’yı, Seyduna’dan içen Şahrud’u bulur...

BK ...08.04.2008


(Yitik öyküdür)

Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan
İki ayrı yürekte durmadan kanayan
Seyduna’yla Şahrud
Yüreklerin akarken bıraktığı izi
Birbirlerinin gözlerinde aradılar.
Yoktu.
İki iklim farkıydılar
Ne zaman göz göze değseler
Yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
Üçüncü bir kente düşmüş suretleri

Şahrud gökyüzü geliniydi.
Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
Bir solukluk rüzgarda bile
Usul usul kanardı gelincik bedeni.

Seyduna yeryüzü cehennemi.
Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını
Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,
Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.

İki iklim ayrıldılar.
“Ya Şahrud!” dedi Seyduna
“Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm.
Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun.
Su gibi git.”

Şahrud’un yüzüne keder mayın gibi durdu.
Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu.
Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak,
Yüzlerine oturdu.

Rivayet odur ki,
Şahrud vardığı denizlerde hala
Seyduna türküleriyle uyanmakta,
Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan
Masalla yaşlanmakta............

24 Mayıs 2010 Pazartesi

"Üzülme..."
der Mevlana ve devam eder;
"Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun,
Tek kanatla uçulmaz zaten.
Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil,
Kilimin tozunu almaktır.
Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır.
Niye kederlenirsin?
Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz.
Yüzük ol...mak dileyen taş, ezilmeyi, yontulmayı göze almalıdır.
Bir sırrı ne kadar içinde saklarsan o kadar derinleşir.
Aşka yanmalı, Can dediğin...
Ya canın olmalı; Ya da,canını almalı...
Yar diyemezsin ki herkese, İçindeki yaran olmalı...
Herkesin de bir yüreği vardır amma,
Yürek dediğin de, Bir Aşka yanmalı.."

Mevlana

13 Mayıs 2010 Perşembe

Halik Cibran'dan evlilige cevap :)))


Almitra sözü aldı ve sordu ?..Peki üstad, evlilik nedir..? Cevap söyle geldi ; Siz birliktelik için doğmuşsunuz, ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız..Tanrı' nın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız, ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın ; Bırakın ki, cennetin rüzgarları aranızda dansedebilsin..Birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı istemeyin ; Bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun..Birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin, ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın, birlikte şarkı söyleyin, lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir..Birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil !..Sadece hayatın eli o kalbi saklar..! Birlikte durun, ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir ; Ve unutmayın meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...*

Peyami Safa ' dan ÇARE...


Hayat böyledir, çaresizlik ve tehlike anları vardır ki, o zaman çırpınmaya ve haykırmaya gelmez !..Batar insan ve boğulur..! Marifet o anları geçirmektir, sonrası gittikçe kolaylaşır, kadere teslim olmak lazımdır o anlarda..Bu acizlik değildir, dikkat et sözüme ; Bu dünya' da ölümden başka hemen her şeyin çaresi vardır..

Tolstoy


Başımdan geçenleri şöyle ifade edebilirim !..Ne zamandı bilmiyorum ; Neresi olduğunu bilmediğim bir sahilde beni bir kayığa oturttular ve sonra kayığı karşı kıyıya yönelttiler..! Kürekleri elime verip beni yalnız bıraktılar..Küreklerle elimden geldiği kadar uğraştım ve ilerledim..Ancak ben açıldıkça beni o bilmediğim yere götüren akıntı da şiddetleniyordu !..Ulaşmam gereken hedeften farkında olmadan uzaklaşıyordum.. Etrafımda benim gibi akıntıya kapılan bir çok kürekçinin olduğunu gördüm..Bazıları durmadan kürek çekmeye devam ederken, bazıları küreklerini çoktan fırlatıp atmıştı..! Koca kayıklar, dev gibi gemiler insanlarla doluydu, bir kısmı akıntıya karşı çabalamaya devam ederken, bir kısmı kendini akıntıya bırakmıştı..Ben de bir yandan ilerleyip bir yandan da akıntının aşağılarında kalan yolcuların ardından bakarken, bana gösterilen yönü unuttum !..Tam da akıntının ortasında, aşağı doğru giden kayık ve gemilerin kalabalığında yönümü iyice kaybettim..! Her yanımdan tayfalarının neşeli zafer çığlıkları attığı yelkenliler, gemiler ve kürekli kayıklar geçiyor, akıntının aşağılarına doğru giderlerken bana ; Başka bir yön yok diye sesleniyorlardı !.. Ben de onlara inanıyordum ve onlarla birlikte ilerliyordum, böylece çok uzaklara yol aldım ; Öyle uzaklara gittim ki, ortasında yolumu şaşırdığım hızlı akıntıların gürültüsünden başka ses duyamaz oldum ve kayıkların orada nasıl parçalandığını gördüm..! Ve bütün bu gördüğüm, yaşadığım şeylerin dehşetinden olsa gerek, kendime geldim..Uzun süre, bana ne olduğunu anlayamadım..Önümde yalnızca koşar adım yaklaştığım ve korktuğum yok oluşu görüyor, hiçbir yerde kurtuluş göremiyordum..Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. ; O zaman geriye doğru baktım ve sayısız kayık gördüm.. İnatla, büyük bir savaş vererek akıntıyı geçiyorlardı o anda kıyıyı, kürekleri ve yönümü hatırladım ; Geriye döndüm ve akıntıya ters yönde, kıyıya doğru kürek çekmeğe başladım..
Kıyı Allah' tı, yön gelenek, kürekler ise bana verilen özgürlüktü..Ve bunlar bana kıyıya ulaşmaya çabalayayım ; Allah' la birleşeyim diye verilmişti...

neye sevinip neye üzüleceğini bilecen


* Arjantin' li ünlü golf ustası ; Roberto de vicenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı..Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı ?..Kadın, başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı !..Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı, kadının anlattığı öykü de vicenzo' yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir çek defteri ve kalem çıkarttı, turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı..Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona ; Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın dedi..Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, profesyonel golf derneği' nin bir görevlisi yanına geldi ; Otoparktaki görevli çocuklar bana geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanınıza bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunuzu söylediler dedi..Roberto de vicenzo başını salladı, evet dedi ?..Görevli ; Size bir haberim var..! O kadın bir sahtekardır, üstelik hasta bir çocuğu da yok !..Sizi fena halde kandırmış efendim dedi alaycı bir tavırla..! Roberto de Vicenzo ; Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu..? dedi mutlu bir edayla..Hayır, yok dedi görevli..İşte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber dedi ; Roberto de vicenzo...*
' Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan biri ; Sokaktaki çamuru !..Diğeri ise ; Gökteki yıldızları görür...'

Anket mi..? O da ne...?

Dünya çapında bir anket yapılmış, geniş çaplı yapılan bu ankette sadece bir soru sorulmuş ?..Lütfen dünyanın geri kalan kısmındaki yiyecek eksikliğine bir çözüm ile ilgili kişisel görüşünüzü dürüstçe belirtiniz..? Anket büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmış !..Çünkü ;
Afrika' da insanlar ' Yiyecek ' kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar..
Batı Avrupa' da insanlar ' Eksiklik 'kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar..
Doğu Avrupa' daki insanlar ' Kişisel görüş 'ün ne anlama geldiğini bilmiyorlar..
Orta Doğu' da insanlar ' Çözüm 'ün ne anlama geldiğini bilmiyorlar..
Güney Amerika' daki insanlar ' Lütfen ' kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar..
İsrail' deki insanlar ' Dürüstlük ' kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar..
Ve Amerikada' ki insanlar ' Dünyanın geri kalan kısmının ne anlama geldiğini bilmiyorlar...! *

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Gülşah Zambur ' un Terked(il)en Notu


Terked(il)en

Cogu insan zaman zaman cekip gitmek ister uzaklara hemde hic sebeb yokken. Aslinda gitmek isteyisinin bir sebebi vardir, o sadece yok diye kendini kandirir. Birseye cani sykylmystyr veya birisine kizmisdir…

Ve ani bir kararla cekip gider birinin hayatindan. Arkasina bile bakmadan gider cunku biliyor ki, eger arkasina bakarsa, yoluna devam edemez.

Giderken arkasina bir baksa neler biraktigini gorecek…

Hangi bedeni oldurup ustune basip gittigini gorecek…

Ama nerde onda o yurek? O sadece sevdigini sanmasini bilir, baskada bildigi hic bir sey yoktur!

O yuzden ondan fazla birsey beklenmez. Ama terkedilenlerden cok sey beklenir. Mesela terkedildiginiz an sanki uzerinizden tir gecmemis gibi hayata bagli kalmanizi, hic birsey olmamis gibi gulumsemenizi, onsuz hayatiniza alismanizi, arkadaslarinizla cay kahve icmenizi, alkol kullanmamanizi, daima spor yapmanizi, sagliginiza dikkat etmenizi, konserden konsere kosmanizi, kalktiginiz sabahin aksaminda uyumanizi ve hic birseye aldiris etmeden yasamanizi dilerler. Hatta ve hatta hemen yeni bir asik bulmanizi bile temenni ederler. Kalbinizin bir cam kirigi gibi paramparca yerlerde isildarken sizin ne halde oldugunuzu bilmek dahi istemezler… Umurlarinda degildir…

Oysa o gittikten sonra sizinde hayatiniz son bulmustur. Artik hicbirsey eskisi gibi tad vermiyordur. Ne Sezen ablanin parcalari sizi anlatir ne de Umit Yasar Oguzcan’in siirleri sizin icin ezberlenerek okunur. O giderken sizde onunla birlikte gitmissinizdir. Ve giderken butun cumlelerinizi ona vermissinizdir ayrilirken sozleri sizin yerinize soylesin diye…

O yuzden evde ki iki kisilik yatagin huznu, elbiselerini astigi askinin yalnizligi, komidinin uzerine unuttugu kol dugmelerinin caresizligi, yuzunu kuruladigi havlunun gozyasisi, kullandigi favori parfumunun boynu bukuk kalisi ve her gece uyumadan once kitap okudugu kosenin cigligi goze batmiyordur. Goze batan tek sey ise kapinin girisinde ki avizeye asilmis bir ip ve sallanan yarim kalmis bir «biz»…


Gülşah Zambur

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Değişim


bazen değişim iyidir ne nasıl oldugundan ziyade değişmemiz gerekiyorsa değişmeliyiz bu değişim artık suyu ellemi içmek mi olur bardaklamı bilemem bakış açınız hemen bunu tercihtir bu derse hadi lan derim ne değiştireceğinizi bilmediğimiz çıkar ortaya toplum un bireyleri olarak kendine fayda olacak her şeye adım atmak gerekir bunun başlangıcı siz olmasanızda sizin yanınızdakilere faydalı olacaktır...

Siirt Oalylarını Tabiki Kınıyoruz


ama demiyorlarmı aması yok lan bunun bu millete format atmak gerekiyor zamanı geldi de geçti iiyice sapıttılar :((((
en çok çıldırdığım vahim olaylara vahim cevaplar
yapanda çocuk :(
ulan çocuk lar büyüklerinden ne görürse onu yapıyor ...
oyun mu ne dedi b.başkanı ordaki esnafda senle bir oyun oynasın galibini merak etmiyoruz ....

slm

deneme

HTC'dan gönderildi