BiDenemekTE Fayda Var

18 Nisan 2011 Pazartesi

düj sokoğın olsun tapusu olmasada alırım o evi

düj Sokagı sakini olmak istiyorum.... düjler den çok düjüncelere kapılmamak için bu sokagın cıkmazında oturmak istiyorum ... bir i çıksa jimdi deseki sana bir ev satacam düj sokagında hemen atlayıp kredi mredi alırım... artık nefes almak istiyorum cünkü ... en azından düjlerde.....

6 Ocak 2011 Perşembe

ESKİ TCK CMUK ve YENİ TCK CMK: “TUTUKLULUK SÜRESİ”

ESKİ TCK CMUK ve YENİ TCK CMK: “TUTUKLULUK SÜRESİ”

İstanbul, 5 Ocak 2011

I. Ceza ve Ceza Usul Kanunlarının Zaman Bakımından Uygulanması: “Aleyhe Kanunun Geçmişe Yürütülmesi Yasağı İlkesi”

Yeni Türk Ceza Kanunu (5237 sayılı ve 26 Eylül 2004) (“TCK”) “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 7nci maddesinin 2nci fıkrası gereğince; “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.

Bir başka ifadeyle, Aleyhe Kanunun Geçmişe Yürütülmesi Yasağı ilkesi gereğince; Kural: Kişiye suç işlediğinde yürürlükte olan yasanın uygulanmasıdır. İstisna: Suç işledikten sonra yürürlüğe giren YENİ yasa hükümleri failin: (i) lehine ise; yasa geçmişe yürür, yani uygulanır ve fail bu hükümlerden yararlanır, (ii) aleyhine ise, uygulanmaz.

II. Eski CMUK ve Yeni CMK: “Tutukluluk Süresi”

Eski Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (1412 sayılı ve 4 Nisan 1929) (“CMUK”) “Tutuklulukta Geçecek Süre” başlıklı 110ncu maddesi; “Hazırlık soruşturmasında tutukluluk süresi azami altı aydır. Kamu davasının açılması halinde bu süre hazırlık soruşturmasında tutuklukta geçen süre dahil iki (2) yılı geçemez.

......

Yedi sene ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalar ile ölüm cezasını gerektiren suçlarda tutuklama sebebine, delillerin durumuna ve sanığın şahsi hallerine göre tutukluluk halinin devamına veya sona erdirilmesine veya uygun görülecek nakdi kefaleti vermesi şartıyla sanığın tahliyesine karar verilebilir.”

Eski Ceza Muhakemesi Kanunu (5271 sayılı ve 4 Aralık 2004) (“CMK”) “Tutuklulukta Geçecek Süre” başlıklı (31 Aralık 2010 yürürlük) 102nci maddesi; “....... (2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki (2) yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç (3) yılı geçemez. (3) Bu Maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir”.

III. Ergenekon Davası ve Tutukluluk Süresi

Ergenekon Davası sanıklarının tutukluluk süresi, Eski CMUK’un 110ncu maddesine iki (2) yılı geçemez, fakat aynı maddenin 3ncü fıkrasına göre süre sanığın şahsi durumu ve delillere göre uzatılabilir.

Yeni CMK’nın 102 maddesine göre, tutuklama süresi en çok 2 yıl olup, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Aşağıdaki TBMM 22. Dönem 3. Yasama Yılı 26. Birleşim 3 Aralık 2004 Cuma Cilt 66’da tartışmaya yer bırakmayacak açıklıkta ifade edildiği üzere, kanun koyucunun iradesine uygun olarak, tutukluluk süresi toplamda en fazla (2+1) üç (3) yılı geçemeyeceği aşikârdır.

TBMM 22. Dönem 3. Yasama Yılı 26. Birleşim 3 Aralık 2004 Cuma Cilt 66

AK PARTİ GRUBU ADINA SEMİHA ÖYÜŞ (Aydın) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan ve değerli üyeler; 698 sıra sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısının 101 ilâ 156ncı maddeleri arasındaki düzenlemeler üzerinde, genel olarak, görüşlerimizi bildirmek üzere söz aldım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısının 100 üncü maddesiyle tutuklama nedenleri olarak öngörülen haller sırayla belirtilmiş ve bu alandaki, düzenlemeye göre, tutuklama nedenleri azaltılmıştır.

100 üncü maddeyle "kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde, bir tutuklama nedeninin bulunması halinde şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir" denilmiştir.

Soruşturma aşamasında kişi şüpheli durumdadır. Bu halde, şüpheli hakkında soruşturmayı yapan cumhuriyet savcısı, sulh ceza hâkiminden tutuklama kararı verilmesini talep eder. Kovuşturma esnasında kişi sanık durumundadır. Bu halde, sanık hakkında, cumhuriyet savcısı talebiyle ya da resen mahkeme tutuklama kararı verir.

Bu taleplerde gerekçe gösterilmelidir ve ayrıca, ceza adalet sistemimizde yeni bir düzenleme olarak yer alacak olan adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağının hukukî ve fiilî nedenleri izah edilir.

Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda bu kararın alınmasına dayanak olan hukukî ve fiilî sebepler gösterilecektir. Karar içeriği, şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilirken, ayrıca yazılı suretinin verildiği, kararda belirtilmelidir.

Şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımını da talep edebilir.

Tutuklama kararı verilmezse şüpheli veya sanık hemen serbest bırakılır. Tutuklama sebepleri ve tutuklama kararına itiraz edilebilir.

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler dışında, tutuklama süresi en fazla altı aydır. Gerektiğinde, sebebi belirtilerek dört ay daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi, en fazla iki (2) yıl, gerektiğinde, sebebi gösterilerek, üç (3) yıla kadar uzatılabilir.

Bu maddeyle, tutuklulukta geçecek süre, soyut bir ceza süresine bağlı olmak yerine, ağır ceza mahkemesinin görevine giren ve girmeyen suçlar ayırımı yapılarak düzenlenmiş ve buna göre, en az tutukluluk süresi altı ay, en çok iki (2) yıl; altı aylık süre gerektiğinde dört ay uzatılabilmeli, iki (2) yıllık süre bir (1) yıl daha uzatılabilmeli şeklinde düzenlenmiştir.

CMK’nın 102 maddesine yönelik madde 121 gerekçesine göre: “Tutuklamada geçen sürenin, makul olmasıAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5inci maddesinde öngörülmüş bir temel ilkedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararlarında görüldüğü gibi, tutukluluğun bu makul süreyi aşması, tazminat ödenmesinigerektirmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararların, tüm Avrupa ülkelerince göz önünde tutularak, kanunlarında gerekli değişikliklerin yapıldığı bilinmektedir.

Bu hususlar göz önünde tutularak maddede;

1. Cezasının üst sınırı beş yıl ve daha az hapis olan suçlarda en fazla altı ay,

2. Cezasının üst sınırı beş yıldan fazla hapis olan suçlarda ise en çok bir yıl tutukluluk süresi öngörülmüştür.

Bununla birlikte, etkin adalet sistemi ve sanık haklarına önem veren Tasarı, bu maddede, makul dengeyi korumuş ve beş yıldan fazla hapis cezası verilebilecek hâllerde tutukluluk süresinin altı aya kadar uzatılabileceğini kabul etmiştir. Cürmün cezasının beş yılı aşmaması hâlinde ise uzatma dört ay olabilecektir.

Ağır cezalı işlerde ise en fazla iki (2) yıl tutuklama süresi öngörülmüştür.

Uzatma kararlarının verilmesinde Cumhuriyet savcısının ve savunmanın görüşlerinin alınması zorunluluğu getirilmiştir.

Kabahatler bakımından ise maddenin son fıkrasında en çok üç ay tutuklama süresi öngörülmüştür.

Madde, bütünü ile şüpheli ve sanık haklarını koruma amacına yöneliktir.

Eski CMUK md 110’daki 3ncü fıkraya göre tutukluluk halinin devamı bir yerde “sınırsız” olduğu için, Yeni CMK 102’deki (2+1) toplamda en fazla üç (3) yıla kadar tutukluluk süresi (sürenin uzatılması, her ne kadar süre sanığın şahsi durumu, deliller ve zorunluluk hallerine göre tartışılabilir olduğunu saklı kalmak kaydıyla) mevcut duruma göre, LEHTE göründüğünden tatbik edilebilir.

Ancak, Yeni TCK’nın Devlete karşı, Terör ve Örgütlü suçlarda tutukluluk süresinde uygulanacak olan iki (2) katuygulaması, ancak bu maddenin yürürlüğe giriş tarihinden sonraki suçlarda tatbik edilebilir. Bu tarihten önceki suçlara, ALEYHTE OLACAĞINDAN tatbik edilemez.

Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında, TCK ve CMK’ya göre tutukluluk durumlarına uygulanacak süre en fazla toplam 2 + 1 = 3 yıl olabilir.

Bu kanunların yürürlük tarihi olan 1 Haziran 2005’ten önceki suçlara da LEHTE OLMALARI HALİNDE UYGULANABİLİR.

Saygılarımızla,

Hakan HANLI, Esq.

Senior Attorney-at-Law

Member of Ankara & Brussels Bars

International & European Law, Ph.D

GLOBAL TOP TEN COUNSEL of YEAR 2010

« IUS EST ARS ÆQUI »

22 Aralık 2010 Çarşamba

aborjin duası @eogleni 'nin hediyesi

Seni ayakta tutmaya yetecek kadar
Güzelliklerle dolu bir yasam sürmeni dilerim,
Aydinlik bir bakis açisina sahip olmana yetecek kadar
günes diliyorum.
Günesi daha çok sevmene yetecek kadar
yağmur diliyorum.
Ruhunu canli tutmana yetecek kadar
Mutluluk diliyorum.
Yasamdaki en küçük zevklerin daha büyükmüs gibi algilanmasina yetecek kadar
aci diliyorum.
İsteklerini tatmin etmeye yetecek kadar
Kazanç diliyorum.
Sahip oldugun herseyi takdir etmene
Yetecek kadar kayip diliyorum.
Son elveda'yi atlatmana yetecek kadar
'Merhaba' diliyorum.

21 Aralık 2010 Salı

CEM-moskova eline sağlık :D

GİT-ME

Zaman doldu, gitmen gerekiyor galiba. Peki, gitmek istiyorsan gidebilirsin demem gerekiyor şu anda. Peki, git; ama, önce banyo dolabımda duran ve hiçbir zaman işe yaramayan hapları dökelim önümüze. Rengine bakmaksızın birer ikişer yutalım hastalıktan kaçarcasına. Acılarımızla kanırtalım boğazımızı ve yazalım görkemli vedamızı.


Peki, hadi git. Peki, git; ama, şimdi birer sigara tüttürsek akşam güneşine karşı, sonra sigaranın son kıvılcımıyla odayı yaksak, çocukluğumuzu, sorumsuzluğumuzu yaksak. Elbiselerimizden kurtulup her yanımızı kanatarak konuşsak. Gitme, demiyorum sana. Git; ama, bir bıçağın keskinliğini bileğimde hissettirerek gitsen. Şimdi mutfağa koş ve en keskin sözleri tuttur güzel dudaklarına. Odamın her yerine kısık sesle ağlayarak kes bileklerimizi, taş zemine uzanalım biraz, öyle git!


Ben kötüyüm, önce kendimi acıtırım, sonra iyileştiririm. Kendimi yaralarım ve öyle öğrenirim bir aşkın ruhumda bırakacağı onarılmazlığı. Bir hışımla fırtına sokarım içime, alışırım gidişine de, git; ama; gitmeden son bir oyun oyna benimle. Başucumdaki boş silahı al, iki kurşun koy, kafana daya ve bas tetiğe. Yastığımdaki kan izlerine bakmadan bas tetiğe. Ben öldükçe bas, bastıkça öl ve öldür içimdeki her şeyi, öyle git. Sonra biraz daha yat, biraz daha uyu, bedenini bedenime sür, son kez seviş benimle. Ya da sevişmeden git.


Hadi tut ellerimden ve bırak bedenini bedenimle boşluğa, korkma. Güzel gözlerini dik gözlerime ve son kez konuş benimle. Ama sen gözlerini gözlerime dikerek konuşamazdın ki! Bak, gitmene bir şey demiyorum, git; ama, bana yalan olmadığını söyle sevginin, o ilk heyecanlarının ve yemeğine, sağlığına dikkat edeceğini söyle. Sonra yüzüme bak derin derin ve terk edişinin yüzümde oluşturduğu derin çizgilere dokun. Çek gecenin koynunda asılı duran ipi. Öldür yalanlarımızı, yarınlarımızı ve gözyaşlarımızı, öyle git.


Neden şimdi her cümle birbirimizi yaralamak için kuruluyor? Neden aşkla bakan gözlerde nefret gölgeleniyor artık? Seni seviyorum, cümlesini duyamadığım bir ağızdan neden onca kötü söz duyuyorum? Neden bu şehrin tüm sokaklarında seni arıyorum hala? Bitti, bitti, bitti… Bu cümleyi senden duyduğumda en çok üzüldüm biliyor musun? Beni en çok yaralayan sen oldun ve biliyorum ki en çok seven de. Şimdi hangi ilaç iyi gelir bana, kim durdurabilir kalbimden fışkıran umutsuzluğu? Hiçbir soruya cevap vermeden, başka dillerde vedalaşarak git.


Peki, artık hiçbir şey diyemiyorum sana…git; ama, üzerine kokun sinmiş kapşonlu yeşil üstü, bir de birayla güzel giden o sigaranın boş kutusunu alma. Alma ki seni unutmayayım. Alma ki bana bir kez bile sarılmadığını, seni seviyorum, diyemediğini unutmayayım.


Her aşk bitermiş ve biten her şey başka bir biçimde yeniden başlarmış. Bir gece vakti ilk göz göze gelişimiz, meydandaki ilk gözyaşlarımız, sana ilk sarılışım, beni ilk öpüşün ve sert gülüşümün altında sana sıkıca sarılmış, bağlanmış küçük çocuk. En çok o üzüldü, en çok o öldü sen her ‘’bitti!’’ dediğinde. Ben kafası karışık bir adamım ve istediğim şey sadece huzur, sadece sen, sadece biraz umut. Peki, gitmek istiyorsan git; ama, hayatımda hiç kimseyi senin kadar sevmediğimi, bunu kendime bile itiraf etmekten korktuğumu bil de git…git…Git… me…gitme…gitme…Her şeye rağmen seninle olmak güzel...

CEM-moskova

CEM MOSKOVA'DAN eline sağlık kardej

BİR ERKEĞİ SEVMEK

Başka bir zamanda kalmış olmalıydı yüreğim. Başka bir yerin sonsuz masumluğuna çalınmış olmalıydı belki de gözlerim. Yemyeşil düzlüklerde salınan bir kız çocuğu gibi günahsızdım. Ve kimsenin uğramadığı bir dağ kulübesi kadar ıssız, silahsız ve ansızdı bir erkeği sevmek.

Bir kağıt buruşturup atıyorum odamın sıcaklığına şimdi. Bir kağıt daha ve bir yenisi daha… Hiçbir şey yazılamıyor silinmedikçe zihnimin karanlık geçmişinden cam kesikleri. Bir yol kenarında durup sabahlamak istiyorum bitmeyen gece yarısı filmlerinin sonlarında. Ayakta, dimdik ve yoldan geçen otostopçuların güzelliklerine aldanmadan sabahlamak... Güneşin ilk ışıklarını fark edemeyecek kadar sersemleyerek sabahlamak... Makyajım bozulmadan!

Olmayan çocuğumla konuşuyorum geceleri, olmayan uykularımın muhteşem rüyalarında. Acıyorum ve acıkıyorum ruhani gece mesailerimin en alakasız yerlerinde. Bir anlam bulmalıyım bugüne de. Bugünü de bir kılıfa sokmalıyım hemen kalbim. Yoksa senle yaşanmaz!

Aynı cümleyi milyonlarca kez tekrarla bana dilsiz sevgilim. Hep aynı yerde vurgula özneyi. Hep aynı cümlede gözlerini gözlerime dik ve beynimi başka bir iklimin toprağında gevşet. ''Lütfen'' ile başlayan ve sonunda emir kipleri bulunan devrik kurgular yarat bana. Yatağımı zindan, gözlerini zincir et bana hadi. Hadi tut yine yüreğimin en ince yerinden ve bağla beni hayatın tam ortasındaki çirkefe. Yüz yüze geldiklerinde birbirlerinden utanan insanlar türet. Hepsi de gay olsun, hepsi de hayat kadını, hepsi de travesti. Bir tek sen akla kendini ve annem oluver en erkeksi duruşunla. Gözlerinde siyah kalemiyle annem ol, erdem ol ve doğur beni ayrımsız, tertemiz bir dünyaya yeniden.

Derinden içli bir şarkı bırak evimin babamsız duvarlarına. Siyah tüllerinle salın gecemin kırık merdivenlerinde tutamaksız. Acılarımı birer birer yak ve beni unut yangının en güçlü yerinde. Bir tren sesiyle başlat günümü ve aynı trenin yalnızlığıyla bitir gecemi. Hiçbir şey anlama söylediklerimden ve hiçbir şey anlatma yarım yamalak lugatların siyah sıcak sözcükleriyle bana. Gözyaşlarını vazomda sararmış son gülüne dök. Vazo dolsun ve odamı sel alsın acılarınla. Göreceksin ki benim acılarım senin acılarını dindirecek.

Beni dizlerinin dibine oturt ve neden böyle olduğumu anlat bana. Neden yalnız kaldığımı, herkese inat direnerek yaşamak ve yaşlanmak zorunda olduğumu anlat. Hayatımdaki belirsizlikleri belirle titreyen ellerinle. Kimsenin yoramadığı canımı yor saatlerce. Ağla sonra ve ağlat çocukluğumu, gençliğimi, eşimi, cinselliğimi, eşcinselliğimin eşsiz öldürücülüğünü!

Babam dahil hayatımdaki bütün erkekler beni terk ettiler biliyor musun? Ben hep inandım, hep ağladım gidenin ardından ve bıkmadan sevdim susarak. Yüreğimdeki her zerreyi bir yerlerine kustum bu koca şehrin. Kalbim ağzımda en tenha yerlerde gezindim. Bir arsızın gecenin sessizliğine türkü yakması kadar zamansız ve ayıplanasıydı bu coğrafyada bir erkeği sevmek!

Şimdi bana bir insan çiz. Bana insan gibi bir insan çiz ne olur. Annem ol, babam ol bir anda ve dilsizliğine, çaresizliğimize büyük harflerle haykır sevgilim. Ellerinin ellerime dokunmasına izin vermeyen kalpleri mühürleyeceğim. Topuk seslerini takip ettiğimiz Azrail, bir pamuk helvada kalmış çocukluğumu geri vermediği sürece ben büyümeyeceğim, çarşaflarım hep kanlı kalacak ve ne mutlu ki hep bir erkeği seveceğim

Cem / Moskowa